kadir CANGIZBAY ne demiş-3

By "en" on 13:41

Filed Under:

KİMLİK VE KİŞİLİK:


Dikkat ettiniz mi, kimlik kavramının içini doldururken kullandığımız parametreler hiç de "sen kimsin" diye sorulduğunda sayıyor olduklarımız değil. Bu soru karşısında ilk cevabım "ben Kadir'im" olur. Sonrasında da işte İzzet Bey'in oğlu, Cansu'nun babası vs... Buna karşılık "Türküm" demek ancak "nesin" dediklerimde vereceğim cevaplardan biri olabilir, ayrıca hiç de ilki değil. Bu durumda kimlik yerine 'nelik' gibi bir sözcüğün kullanılmasının daha doğru, daha az yanıltıcı olacağını düşünüyorum.

Kimlik kavramı üzerinde düşünürken/bu kelimeyi kullanırken, bunun yabancı dillerdeki karşılığının 'identite/y', dolayısıyla esas anlamının özdeşlik olduğunu hatırlamak oldukça uyarıcı/yararlı. Bu noktaya dikkatimi çeken de sosyolog bir dostum olmuştu ve benim için çok önemliydi; o yüzden nerede ne zaman olduğunu bile hatırlıyorum: Ankara-Bolu otoyolunun Gerede'ye yakınlarındaki en yüksek noktasına üç-beş kilometre kala, ıı Aralık 1994 günü, akşam üstü.

Her özdeşlik, gerçek varlıklar için ister istemez bir indirgeme/indirgenmedir de. Evet Türküm, erkeğim, ama ne Türklüğümden, ne de erkekliğimden ibaretim. Daha da önemlisi kimse bana sen Türk veya erkek değilsin demediği sürece ne Türklüğüm aklıma geliyor, ne de erkekliğim. Aynı şekilde Fenerbahçelili-ğim de ancak ve ancak, diyelim "sen Beşiktaşlısın" denirse aklıma gelip açıktan beyan edeceğim bir şey. Ayrıca Fenerbahçeli olmam illaki Fenerbahçeyi tutmamı/desteklememi de gerektirmiyor: Futbol, kuralları ve nasıl işleyeceği insan tarafından belirlenmiş bir düzenek, yani bir medeniyet eseri. Bu düzeneği kendi dışından etkilemek üzere taraf tutmak/tavır almak, aynı zamanda medeniyet dışına düşmek.
Oşin Çilingir "kimlikler, vicdanın pranga-sıdır" diyor. Yani insan, kimliğinden kalkarak/kimliğini temel alarak yol almaya kalktığı ölçüde, adaletin de dışına düşmeye mahkum. Zira vicdan kelimesinin en azından Fransızca, İngilizce ve İtalyanca'da tek kelimelik bir karşılığı yok ve Fransızlar vicdanı 'for interieur', yani 'iç/içsel/deruni mahkeme' deyimiyle karşılıyorlar ve mahkeme de bir medeniyet eseri. Tabii bu noktada "her mahkeme adalet dağıtır mı" sorusu aklımıza geliyor; bundan kalkarak da yasa devleti ile hukuk devleti; ve bunun. Yanısıra yasal ile meşru kavramları arasında mutlaka bir ayırım yapılması zorunluluğu.

Evet, kimlikler vicdanın prangasıdır, ama ayrıca kişiliğin de mezarı. Bir örnek vereyim: Bir zamanlar Polis'te siyah-beyaz BMW motosikletler vardı, ki ben pek severdim; kişi olarak: Bu renklerdeki bir motosiklete Fenerbah-çeliliğime halel gelir diye binmemezlik ettiğimde, ister istemez kimliğim kişiliğimi mezara gömmüş olurdu; ama şu da var ki, birileri bana sürekli olarak sen Fenerbahçeli değil, Beşiktaşlısın dediği bir ortamda da bu motosiklete binmek, hatta gücüm yetiyorsa böyle bir motosiklet satın alıp sonra da herkesin gözü önünde uçuruma atmamak da şerefsizlik. Ve ben böyle yapmakla kişiliğimi kimliğime feda ediyorsam, 'kişilik mi-şeref mi' ikilemi içine hapsediliyorsam, kabahat kimde?



birgün gazetesinden alıntıdır.

0 yorum for this post

Yorum Gönder